Rüya mdır, son zamanlarda hissettiklerimin yansıması mıdır bilemedim ama yazmak istedim
Dar sokakları olan bir şehirdeymiş evim. Ne işim var bilmiyorum orda ama kan ter içinde uyanıp kendimi sokaklara atıyorum. Koşuyorum, koşuyorum, koşuyorum... Sokakları o kadar dar ki sürekli duvarlara vuruyorum ve duvarlarda garip şekiller var. Bir yandan şekillere de dokunmamaya çalışıyorum koşarken. Nefes alamıyorum artık yorgunluktan. Durup etrafa bakınıyorum, karanlık duruyor sokaklar - hoş sokaktan çok labirent gibi aslında-. Göğe bakıyorum masmavi, temiz... Anlayamıyorum sokakların neden o kadar karanlık olduğunu. tırmanmaya başlıyorum duvarlardan birinin üstüne. İş bu ya, o beton duvarlar birden kayganlaşıyor, ben tırmanmaya çalıştıkça yere düşüyorum. Toprak zeminse, çivili beton gibi etime batıyor herseferinde. Tırmanıyorum düşüyorum, tırmanıyorum düşüyorum... olmuyor. Üstüm başım, elim ayağım, yüzüm her yanım yara bere kan içinde... Duvara yaslanıp ağlamaya başlıyorum, sokaklar artık daha dar. Bitti artık derken başka bir duvarı görüyorum, onun üzerinde şekiller yok. Gidip tırmanıyorum üzerine, Tırmandığım kısımda kan izleri kalıyor, ona üzülüyorum. Sonra duvarın tepesinden etrafa bakıyorum; sokakların ucu bucağı yok... kendi çevremde dönüp duruyorum nereden çıkacağımı bulmak için... Yok, çıkacak bir yol bulamıyorum. yere düşüyorum. Daha çok kana bulanıyorum. Sonra son bir hamleyle "en azından eve döneyim" diyip, kalkıp geldiğim yöne doğru koşuyorum. Kayboluyorum ne evi ne de bir çıkış yolu bulabiliyorum. İnsan sesleri duyuyorum, bana da seslenenler var... Ama kimse yok ortalıkta. (Yazarken bile içim daraldı.) Vazgeçip yolun ortasına yatıyorum, o kadar yorgunum ki...
uyumak üzreyim yere doğru çekildiğimi hissedip irkiliyorum ama kalkmıyorum, kendimi bırakıyorum öyle....
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder