14 Haziran 2012 Perşembe

Özlem var sanırım bende azcık

Biraz önce eski bir servis gördüm dışarda, aynı benim servisimdi. Okuldan alıp huzurlu evime götüren. Ne çok şey geldi aklıma birdenbire. Film şeridi gibi derler ya o misal...
Ezgi'yle ders çıkışı koşturarak giderdik, kaçırırsak hem daha fazla vasıta kullanacağız hem de daha uzun sürede gideceğiz eve. Bir de o yokuşu tırmanmak cabası...
Hergün gördüğümüz halde tanımadığımız bir grup insanla beraber koyulurduk yola, herkes kendi dünyasında... Emo kızımız cama kafasını dayar- muhtemelen hayatın ne kadar zor ve kötü olduğunu düşünüyordur-, rockçı çocuk ondan çok da farklı görünmeyen sevgilisinin kesici alet gibi duran yüzükleriyle oynar -oynarken ne düşünürdü bilmiyorum ama hem uzaklara bakardı,asi görünüşüne yakışmayan bir şekilde bilgece-, sarışın ortam kızlarımız akşamki eğlence mekanında ne kadar eğlenecekleri hakkında konuşurlar, ne giyeceklerinden bahsederler -ikisi de birbirini hiç sevmezdi bunu kırk metre uzaktan anlardınız ama hiç de ayrılmazlardı işte bunu hiçbir zaman anlayamadım-.
Bu grup servisin arkasında takılanlardı. Öne doğru ilerledikçe okulun çalışkan kesimi başlar. Ellerinde kitap,defter, birbirlerinden not alıp veririler, aynı hocadan ders alanlar önceki dönemlerden aldıkları bilgileri paylaşırlar, derslerinin ne kadar iyi olduğunu anlatırlar birbirlerine...
Ortalardakiler birbirlerini btanımayan insanlar. Uyuklamak ya da müzik dinlemekle meşguldürler.
Biz mi ne yapardık? Ben cam kenarında elimde kitabım, kulağımda müziğim iki cümle okur sonra insanları izleyip hikaye yazardım. Ezgi müzik dinler omzuma yaslanır uyuklar vaziyette  düşünmeye başlardı.
En son biz inerdik servisten, ekmeğimizi alır, karşı komuşumuz huysuz yaşlı teyzeye gülümser, kapıyı kapatır kendi hayatımıza dalardık...
Ne kadar özledim...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder