13 Mayıs 2013 Pazartesi

Hiç gitmez o sahne gözümün önünden...

Çok küçüktüm daha, 14 yaşında tüm hayatımı ellerime almam gerekiyordu. Şimdi o yaşlardaki çocuklara bakıyorum da gerçekten küçük olunacak bir yaşmış o yaş...Sınavım iyi geçmişti geçmesine ama yine de "yatılı okumak" kavramını sınav sonucunu bilgisayarın piksel piksel görüntüleri arasında gördüğüm  zaman kavradım tam olarak... Kazandınız!!!
Gidecektim, evimi, annemi,babamı, kardeşimi, arkadaşlarımı, onu...bırakıp gidecektim...Belki geri dönülmez mesafeler değildi ama her zaman göremeyecektim...
Şimdi bakınca o'nun dışında hiç bir şeyin yanımdan gitmediğini anlıyorum...O mu? Bazen artık yüzünü bile hatırlayamıyorum...
Neyse, 2 ay sonra okula gitmem gerekiyordu. Oldum olası huyumdur; eğer yaptığım takdirde canımı sıkan bir durum varsa pek düşünmeme üzerinde, aklıma geldikçe olmadık işler yaratır onlarla ilgilenirim. tam 2 ay bunu yaptım. Annem, Babam okula götürmem gerek eşyalar, orada ihtiyacım olabilecek ıvır zıvırlar, banka kartı, telefon şudur budur uğraşırken, ben bunları görmezden geldim. Gitmek istememek değildi bendeki, şimdi anlıyorum ki sadece korkuymuş bu.
Evet çok korktum. Son gece annem valizimi hazırlarken de çok korktum, babam o sabah arabayı çalıştırdığında da... Okulun tabelasını gördüğümde... o zamanı hatırlamıyorum bile, ilk 4-5 günü hatırlayamadığım gibi....
yola çıktıktan 4-5 saat sonra okula gelmiştik. O yolculuğu da hiç hatırlamıyorum. Okula girdik, annemle yurda çıktık. Ayrıntıları değil ama annemi hatırlıyorum, İlk önce demir ince dolabı sildi, özenle örtüleri yerleştirdi önce sonra eşyalarımı... Bana dolabı en ergonomik şeklide kullanabilmem için bir sürü farklı alternatifler geliştirmişti. Sonuçta deneyimliydi annem, o da yatılı okumuştu.
sonra dışarı çıktık, Acaba o gün şehri gezdik mi bilmiyorum, hatırlamıyorum. Kapının girişindeki nizamiyede olduğumuzu hatırlıyorum annemlerle... herkesin gözleri nemli...herkesin omuzlarında dağlar... Kardeşim beraber büyüdüğü, abladan çok annemsi duygularla yaklaştığı varlığını bırakmak zorundalığın sersemliğinde...Annemle babamı söylemeye bile gerek yok, ne kadar zor olduğunu daha sonra anlatmış olsalar da bana, anlatmasalar da biliyorum... Gözlerinde belliydi ikisinin de... Hem geleceğim için bunu yapmaları gerekiyordu, hem de yapmak istemiyorlardı...
bir kaç dakika sustuk nizamiyenin önünde araba rölantide çalışırken... Babam gözlerime gözlerime bakarak- sanki yalan söylerim diye emin olmak istercesine- "küçümen" dedi " şu anda,şimdi her şeyi toplayıp gidebiliriz, şimdiki okuluna da devam edebilirsin, sadece iste, söylemen yeter, hemen toplarız her şeyi,  gideriz istersen..." daha ne kadar sürdü konuşması bilmiyorum. Hiç gitmez o sahne gözümün önünden. Fikir sormak değildi belki de bu, ikna etme çabasıydı.
Babam konuşurken arkamı döndüm, kötü yapılı okul binasına ve apartman bozma yurduma baktım... " kalmak istiyorum baba" dedim sadece. Sanırım babam o zaman kadar sürdürmüştü konuşmayı.. "Gidelim" dememişti, diyememişti ama "gidelim" demem için dakikalarca dil dökmüştü. Babam hep böyledir, eğer duygusallaşacak konular konuşuluyorsa duygusallaşmadan halletme yolunu arar. Bunu da o gün öğrenmiştim.
"tamam" dedi babam. Annem o dakika ağlamaya başladı. Sarıldık, öpüştük, hepsiyle vedalaştım. İşte o dakika da güçlü olmam gerektiğini öğrendim. Artık hayatım benim ellerimdeydi ve ben sağlam durmak zorundaydım.Hiç ağlamadım annemlerle vedalaşırken, babam bile ağlarken hiç ağlamadım...onları teselli etmeye bile çalıştım. Şimdi o kadar güçlü durabilir miyim bilmiyorum.... Ama o zaman ağlamadım. Annem ağlarken ağlamadım. Yazarken bile gerçekçi gelmiyor şimdi.
Arabaya bindiler uzaklaştılar, el sallarken de ağlamadım hiç... Daha sonra öğrendim ki annem eve gidene kadar ağlamış...Kardeşim odasında uyuyamamış günlerce ben yokum diye...Ama ben o zaman ağlamadım hiç...
El salladım, araba gözden kaybolana kadar el salladım...Sonra rakamı dönüp yurda doğru yürümeye başladım, o zaman dolmaya başladı gözlerim. yaşlar biriktikçe, görüşüm buğulanıyor ama ben inatla silmiyordum onları...Ağlamıyorum çünkü ben, ağlamıyorum!!! 100 m yoktur yürüdüğüm mesafe ama bitmek bilmedi. Ve ben hala ağlamıyordum(!). evet ağlamıyordum, çünkü gözyaşı falan silmiyordum. kendi kendime "tamam" dedim "artık sağlam dur,Büyümek zorundasın". Odama çıktım, yatağıma oturdum. belli belirsiz kesitler var aklımda, fotoğraf karesi gibi. Sonra... Sonrası 4 gün sonra, perşembe o zaman kadar hatırlamıyorum bir kaç kesitten fazlasını.Hatırladığım zaman ise farkında olup şaşırdığım tek şey vardı: demek ki insan 4 günde büyürmüş... Belki 4 günde, belki 1 günde bilmiyorum. Ama ben o gün büyüdüm bunu biliyorum.

10 Mayıs 2013 Cuma

Aslında Çok Kolay Olabilir(di)

içten ol, samimi bulsunlar,
anlayışlı ol, açık olsunlar,
açık ol, açık olsunlar,
şeffaf ol, doğru bilsinler,
çalışkan ol, başarılı desinler,
minnetli ol, yardım etsinler,
sevgiyle yaklaş, gülümsemelerini versinler,
gülümse ki, içini görebilsinler...
gözlerini bakarak konuş, dinlendiklerini bilsinler,
Değer ver ki, arkandan gelsinler,
saygı duy, hak ettiklerini anlasınlar(gerekene tabi),
sen sen ol ki seni bilsinler...

7 Mayıs 2013 Salı

güzel günler olmalı

Güzel günler yaşamalı insan;
sabah kalktığında birsinin sıcaklığı olmalı sırtında, ellerinde...
en huzursuz anlarda bile başını dayayınca huzur bulacağı kalp atışı bulabilmeli,
simit yerken ucundan tırtıklayan neşeli arkadaşları olmalı,
yataktan gülümseyerek kaldıracak sebebi de tabi.
Ne kadar çok sevdiğini fark etmeli çevresine baktıkça
ne kadar çok sevildiğini de tabi...
birisini aradığında gülümseyerek açtığını bilmeli onun,
ağzı kulaklarında konuşmalı,
şu anda böyle olmamalı yani
böyle olmamalı...

3 Mayıs 2013 Cuma

küçümenin kulağına küpe olsun bunlar...

demek ki neymiş;
insan bin dereden geçer de bir birikintide boğulurmuş,
hiçbir şeye olmaz,  etmez demeyecekmişsin
canım dediklerin canına okurmuş
yapmaz, söylemez demeyecekmişsin,
dost bildiklerin sırtından vurumuş,
düşmez kalkamaz bir Allah bunu bilecekmişsin...
yanında görünen gölge olabilirmiş,
emin omadan güvenmeyeceksin,
2 gün yüzüne gülen 3. gün,
kuyunu kazarmış,
güvenmediğinin ipiyle kuyuya inmeyecekmişsin...

ah be küçümen bunları bilirsin edersin de bir türlü öğrenemezsin,
sen küçükken de böyleydin öğrenemezsen öğrenemezdin...hala aynısın

demekki neymiş,
yaşadıklarından birşeyler öğreneceksin!!!!